Eğer Samanyolu Çoban boşluğunun içinde yer alsaydı, evrende başka galaksiler olduğunu 60’lı yıllara kadar öğrenemezdik.” Bu alıntı, Amerikalı astronom Greg Aldering’in, 1995 yılında Discover dergisinde yayınlanan bir makalesinden. Aldering burada, evrenin, çok az yıldız veya galaksi içeren, kozmolojik olarak ölü bir bölgesinden bahsediyor.
Galaksiler yüzlerce yıldır teleskoplarla gözleniyor ve hatta Andromeda Galaksisi, Üçgen Galaksisi ve Macellan Bulutları insanlığın varlığından beri çıplak gözle görülebiliyor. Ancak bu durum, Çoban gibi kozmik bir boşluğun içinde olsaydık, modern gözlem araçları icat edilene kadar söz konusu olamazdı. Samanyolu, karanlık ve boş bir baloncuğun içinde bir anormallik olurdu. Ancak galaksimiz, başka galaksilerin de bulunduğu ve Yerel Grup adı verilen bir küme de yer alıyor. Evrendeki ilk boşluk 1978 yılında iki ayrı takım tarafından keşfedildi: Arizona’daki Kitt Peak Ulusal Gözlemevinden bir ekip ve Estonya’daki Tartu Astrofizik Gözlemevinde bir ekip. 300 milyon ışıkyılı uzaklıkta bulunan ve beraberce Saç Süperkümesi olarak adlandırılan Abell 1656 ve Abell 1367 bölgelerini incelerken, galaksilerin bulunmadığı, sıra dışı bir yer fark ettiler.Daha sonra, 1981’de Robert Krishner ve arkadaşları Çoban Takımyıldızı doğrultusunda, 700 milyon ışıkyılı uzakta bulunan galaksilerin olmadığı geniş bir bölge keşfettiler. Civardaki galaksilerin kırmızıya kayma değerine bakarak (galaksilerin evrenin genişlemesinden dolayı bize göre hızlarına bağlı olarak ışıklarının kırmızıya doğru kaymasının bir göstergesi), saniyede 1.500 kilometre hız civarlarında bir boşluk fark ettiler.
Detaylı çalışmalar bu değerleri saniyede 1200 ila 1900 kilometre olarak belirledi. Bu aralıktaki hızlara sahip çok az galaksi bulunuyor. Etrafındaki galaksilerle çevrili, 330 milyon ışıkyılı çapındaki neredeyse küresel boşluk, sonunda kendini gösterdi. Çoban boşluğu, Samanyolu’nun 3.300 katı büyüklüğünde ve zaman zaman ‘süperboşluk’ olarak adlandırılıyor. Eğer tüm evren 1 metre boyutunda olsaydı, Çoban boşluğu 2,7 milimetre genişliğinde olurdu. Bu, kozmolojik anlamda devasa demek. 1997’ye kadar, boşluğun içinde bulunan 60 galaksi keşfedildi; bu sayı evrenin diğer bölgelerine göre 33 kat daha az. Çoban boşluğu tamamıyla boş değil ancak kesinlikle dolu da denemez. Peki boşluklar evrenin diğer bölgelerinden farklı mı? “Boşluklar tam anlamıyla bomboş değil ancak bir tane bile hidrojen atomuna denk gelmeden milyonlarca ışıkyılı ilerleyebilirsiniz.” diyor, kozmolog, yazar ve bilim eğitimcisi Paul M. Sutter. “Fakat derinlere doğru indikçe, karanlık madde veya küçük cüce galaksiler gibi maddelere rastlıyoruz. Bu, kümelerde ve filamentlerde bulunan madde ile aynı, sadece çok daha azı.” Boşluklardaki galaksi oluşumları üzerine çalışan araştırmacılardan birisi ise Hollanda’daki Groningen Üniversitesinden Profesör Rien van de Weygaert. Weygaert “boşluklarda ön-galaksi oluşumunu sağlayan madde, civardaki filamentlere göre çok daha az.” diyor. “Boşluklar çok düşük yoğunluklu ve kütle buralardan sürekli dışarı doğru kaçıyor. Boşluklardaki kütle yığınları sadece az değil, aynı zamanda evrimi boyunca daha fazla kütleyi çekemiyor.” Bu sonuç, Weygaert’in birçok çalışma arkadaşı ile beraber yaptığı simülasyonlarda ortaya çıkıyor. “Boşluklarda bulunan düşük kütle miktarı nedeniyle, kütle çekimsel çökme ve sıkışma çok daha yavaş gerçekleşiyor.” Ekip, boşluktaki galaksilerin yıldız oluşumu geçmişini araştırıyor. Böylece oluşumları ile ilgili daha iyi bilgiye sahip olabiliyorlar ve kozmolojik kaynakları ile ilgili net bilgilere ulaşıyorlar. Peki, bu boşluklar nasıl oluştu
Elimizdeki en iyi teori, Büyük Patlama’daki şişme döneminde var olan kuantum dalgalanmalar ile ilgili. İlk 380 bin yılın sonunda evren atomaltı parçacıkların oluşturduğu sıcak ve yoğun bir plazma halinden, saydam bir hale geçiş yaptı; bu süreç rekombinasyon olarak adlandırılıyor. Evren daha az yoğun bir hale geçtikçe, parçacıkların atomları oluşturması mümkün hale geldi. Bu durum Büyük Patlama esnasında var olan dalgalanmaları olduğu şekliyle ‘dondurdu’. Evren genişlemeye devam ettikçe, yoğunluğun fazla olduğu bölgeler galaksilerin oluşum bölgeleri haline geldi, yoğunluğun az olduğu bölgelerde ise boşluklar oluştu. Çoban boşluğunun, küçük birçok boşluktan oluştuğu düşünülüyor. Aksi takdirde şu anki boyutuna sahip olamazdı. Bu durum başka boşlukların da olduğu anlamına mı geliyor?Oxford Üniversitesinden Dr. David Alonso, “Aslında birçok boşluk var; evren epeyce boş.” diye yanıtlıyor. Aslında, boşluklar gözlemlenebilir evrenin %70’ini oluşturuyor. Alonso ve ekibi Sloan Digital Sky Survey’in (SDSS) Baryon Salınımı Tayf Taraması’nı (BOSS) ve ESA’nın Planck teleskobunu kullanarak, spesifik bir olguyu incelediler. BOSS kırmızı galaksilerin ve kuasarların dağılımını haritalandırdı. Planck uzay teleskobu, evrenin başlangıcından beri, genişlemeden dolayı tayfı mikrodalga bölgeye kadar kaymış olan kozmik mikrodalga arka alan ışınımını (CMB) gözlemledi.
Kaynak: All About Space
0 Yorumlar